Antalya’nın sahip olduğu biyolojik kaynakların izinsiz yurtdışına çıkartılması ve izinsiz kullanımının önlenmesi amacıyla düzenlenen çalıştayda, Antalya’nın hem turizm şehri olması, hem de biyolojik zenginliği nedeniyle tehdit altında olduğu açıklandı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nce yürütülen biyokaçakçılıkla mücadele projesi kapsamında düzenlenen biyokaçakçılıkla mücadele çalıştayına, çok sayıda uzman katıldı. Doğa Koruma ve Milli Parklar 6. Bölge Müdürü Adnan Yılmaztürk açılışta yaptığı konuşmada, Isparta, Burdur ve Antalya ilini kapsayan 6'ncı bölge müdürlüğünde 16 sulak alan, 7 milli park, 8 tabiat parkı, 8 kaplumbağa yumurtlama noktası, bir alageyik üretim istasyonu olduğunu açıkladı. Yaklaşık 500 bin hektarlık alanı kapsayan 6. Bölge Müdürlüğü sahasının biyoçeşitlilik yönünden de çok zengin olduğunu aktaran Yılmaztürk, bu alanların dünya ölçeğinde önemli olduğunu kaydetti.
Antalya önemli noktada yer alıyor
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Biyolojik Çeşitlilik Daire Başkanlığı, Biyoteknoloji Şube Müdür vekili Hüsniye Kılınçarslan da her türlü bitki ve hayvan türünün izin alınmadan toplanması ve yurtdışına kaçırılmasına biyolojik kaçakçılık adı verildiğini açıkladı. Uluslararası sözleşmelere göre biyolojik kaynaklarının izinsiz olarak yurtdışına çıkartılmasının suç olduğunu anlatan Kılınçarslan, biyolojik çeşitliliğin fazla olduğu, endemik türlerin olduğu yerlerin kaçakçılığa daha fazla maruz kaldığını söyledi. Kılınçarslan, "Antalya bu açıdan önemli bir noktada yer alıyor. Antalya hem biyolojik çeşit bakımından zengin bir yer, hem de ülkeye en fazla giriş çıkış yapılan kapı durumunda" dedi.